Tür: Gezi Yazısı
Yazar: İsa Olgun
Denizli'nin Acıpayam ilçesinin
17 km doğusunda, Antalya yolundan 7 km içeride, önünde uzayıp giden yemyeşil
ovaya hakim bir tepe üzerinde kurulan Yazır Kasabası bir kültür hazinesine ev
sahipliği yapmakta. Yolunuz düştüğünde mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir
tarih mirası. Binbir hatıraya şahitlik yapmış ulu bir çınarın gölgesinde duran;
mütevazı bir görünüşün içinde eşsiz bir hazine saklayan ‘Hacı Ömer Ağa Camii’.
Dışarıdan sade bir
görüntüye sahip olan dikdörtgen planlı caminin içinde bir kültür hazinesi
saklı. Caminin en önemli özelliği rengârenk süslemelerle bezeli olması. İçeri
girdiğinizde sizi, duvarlardaki panolarda bulunan büyüleyici güzellikteki resimler
karşılıyor. Zengin bir süslemeye sahip üç sıra halindeki tablolarda vazo, sepet
ve ibrikler içindeki gül, lale ve karanfiller; elma, üzüm, nar, armut, karpuz
gibi meyvelerden oluşan natürmortlar, perde motifleri var. Caminin diğer önemli özelliği ise 13. yüzyılda
görülen ağaç direk ve işlemeli ahşap tavana sahip ibadet mekânlarından biri
olması. Caminin tavanı, çıtalarla küçük karelere ayrılmış ve tavan belirli
aralıklarla serpiştirilmiş bitki motiflerinden oluşan “ahşap üstü kalem işi” tekniğinin son derece
güzel örnekleriyle bezenmiş. Cami, mimari ve süsleme özellikleri ile 13.
yüzyıldaki ağaç direkli Selçuklu camilerini hatırlatmaktadır.



Duvar ustaları,
marangozlar caminin bir kültür mirası olduğunun şuurunda olmaksızın kendi
yöntemleriyle zaman zaman tamiratlar yapmış.
Duvarlardaki resimlerin
düşmemesi için tablolar ‘beşe beş’ diye tabir edilen dilmelerle duvarlara monte
edilmiş. Sağ duvardan iki metre kadar içerde yapılan ‘minber’ cemaati bölüyor
düşüncesiyle duvar dibine taşınmış. Tabii bu taşıma işi yapılırken eski yeri
kaba sıva haliyle eşsiz güzellikteki tabloların arasında öylece kalmış. Minber,
taşındığı yeni yerinde duvardaki güzelim tabloları örtmüş. Caminin dört duvarı
boyunca pencere hizasında sıralanan rengârenk tablolar; nem, yağmur gibi dış etkilerle yıpranınca
beyaz badana yapılarak düzeltilmiş(!) daha da kötüsü yine dört duvar boyunca
pencere altları koyu yeşile boyanarak tamir edilmiş(!)



Hacı Ömer Ağa Camii zamana, doğaya ve ustalara direnerek geldiği 200 yılı aşkın bu çileli yolculuktan sonra bugün kültür mirasımız olarak Anıtlar Kurulu’nun koruması altına alınmış durumda. Yaklaşık bir yıldır restorasyon çalışmaları sürmekte. Yetkililer çalışmaların birkaç ay içinde bitirileceğini söylüyor.




Hacı Ömer Ağa Camii’ni anlatırken bahçesindeki yaşlı çınardan bahsetmemek haksızlık olur. Serin gölgesinde oturup iki lafın belini kıranların sayısını bilen var mıdır? Kim bilir, ne hikâyeler dinledi, ne yarenliklere şahit oldu, ne sırlar saklıyordur sinesinde. Yaşlısıyla genciyle birbirine hasret kaç gönlün kucaklaşmasına, bayramlaşma sevincine şahitlik etti. Kollarının altındaki musalla taşında kaç yolcu uğurlandı ebedi yolculuğa…

‘Hacı Ömer Ağa Camii’
yolunuz Denizli’den geçerse mutlaka görülmesi gereken bir kültür mirası. Buz
gibi suların aktığı şadırvanda abdest almak, camiye geçip dantel gibi işlenmiş
tabloların seyrine doyduktan sonra gönül huzuruyla iki rekat namaz kılmak ve
ardından yaşlı çınarın gölgesinde bir fincan kahve yudumlamak hiç de fena
olmayacaktır.
İSA OLGUN